Malezya Havayolları'nın kaybolan uçağına ilişkin flaş iddialar. Uçakta yer alan, Peidong Wang, Zhijun Chen, Zhihong Cheng ve Li Ying isimli yolcular, Jacob Rothschild'e ait yarı iletken işi yapan, Freescale Semiconductor firması'nın patent ortakları. Ortaklık anlaşmasına beş ortaktan dördü ölürse tüm patent
Rothschild'in firmasına geçiyor
Araştırmacı Yazar Kemal Özer'e göre uçağın en kazına hala ulaşılamamasının arkasında farklı sebepler olabilir. Özer yurtdışında artık yüksek sesle konuşulan iddiaları şöyle anlatıyor.
MAHATİR MUHAMMED İSMİNE DİKKAT
Mahatir Muhammed, Malezya'nın eski başbakanı. Yani bir nevi Malezya'nın Erdoğan'ı. Şimdilerde Başbakan olmasa da o halen iktidarda. Ona rağmen ülkede hiçbir şey yapılamaz.
Halen de Malezya'nın en güçlü kişisi olan Mahatir Muhammed, Lahey'de bulunan Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi'nin adaleti sağlayamadığı gerekçesiyle 2007'de 'Kuala Lumpur Savaş Suçları Mahkemesi'ni kurdurmuştu. Mahatir Muhammed; Irak, Filistin, Vietnam ve Japonya gibi birçok yerde savaş suçunun işlenmesine rağmen, bunlara gereken cezanın verilmediğini belirtip, mahkemenin kuruluşunu, "Tarih kitapları, bizim savaş suçlularına hak ettikleri cezaları verdiğimizi yazmalı. İnsanların savaşlarla ilgili şikâyetlerini getirecekleri bir mahkemenin kurulma zamanının geldiğini düşünüyoruz" cümleleriyle ilan etmişti.
BUSH, BLAİR VE DONALD RUMSFELD YARGILANIYOR
2011'den bu yana yargılama faaliyetlerini sürdüren mahkeme, George W. Bush, Tony Blair, Dick Cheney, Donald Rumsfeld ve eski Başsavcı Alberto Gonzales gibi pek çok kişi, Irak Savaşı'nda savaş suçu işledikleri gerekçesiyle gıyablarında yargılanıyor.
FİLİSTİN KONUSUNDA İSRAİL'İ YARGILIYOR
Ayrıca başta Vietnam, Filistin, Ruanda Savaşları gibi pek çok savaşta, savaş suçu işledikleri halde, Lahey tarafından bir türlü yargılanmayan Amerikalı, İngiliz, İsrailli, Fransız pek çok kişiyi yargılamak istiyor hatta yargılıyor. Malezya'nın bu girişimi karşısında hayli rahatsız olan İsrail, ABD, İngiltere ve Fransa yönetimlerinin 2011'den bu yana pusuda olduğu da biliniyor. Söz konusu uçak hadisesinin buna yönelik bir operasyon olma ihtimali de gün geçtikçe büyüyor.
İhtimal sadece bunlarla da sınırlı değil. Radyasyon ve yönlendirilmiş enerji uzmanı Leuren Moret'in, EcologyNews.com'dan Alfred Lambremont Webre'ye verdiği mülakatta, 8 Mart 2014'te Malezya Havayollarına ait MH370 sefer sayılı uçağın, ABD Deniz Kuvvetleri'nin yeni açıkladığı Lazer Silah Sistemi (Navy Laser Weapons System -LaWS) tarafından düşürüldüğünü iddia ediyor.
Vietnam silahlı kuvvetleri amiralinin, uçağın düştüğü yere ait ilk tespit ettiği yerin doğru olduğunu belirten Leuren Moret, Amerikan ve bazı Malezya medyası, Amerikan Deniz Kuvvetleri'nin hedef saptırmaya yönelik dezenformasyon amaçlı bilgilerini yayınlayarak herkesi aldattığını dile getiriyor
Moret, ABD Deniz Kuvvetlerince yapıldığınıı iddia ettiği operayonun, LaWS (Lazer Silah Sistemi) denemesi olduğunu, bunun da Putin'in bir süre önce yaptığı Topol Füze Sistemi'ne yönelik stratejik bir cevap olduğunu söylüyor.
Uçak yolcularından 4 kişinin kimliği, hadisenin daha da karmaşıklaşmasına yol açıyor.
BARONLAR'IN OYUNU OLABİLİR
Zira olayın bir ucu yine baronların baronu Rothschildlere uzanıyor.
İddiaya göre uçakta yer alan, Peidong Wang, Zhijun Chen, Zhihong Cheng ve Li Ying isimli yolcular, Jacob
Rothschild'e ait yarı iletken işi yapan, Freescale Semiconductor firması'nın patent ortakları.
Eldeki sözleşmeye göre söz konusu patentte; 4 araştırmacı ile Freescale firmasının eşit payı var. Ortaklarından herhangi biri ölürse, hakları otomatikman diğer ortaklara geçiyor. Beş ortaktan dördü öldüğüne göre, tüm patent Freescale'e geçecek.
Türkiye'de de faaliyet gösteren Freescale firması, 4 milyar dolar ciro ve 18 bin çalışanı olan gizli bir dev. Bu yapı hakkındaki söz konusu iddia gerçek çıkarsa hiç kimse şaşırmamalı. Zira tarih, benzeri katliam hikâyeleriyle dolu!
Bu nedenle adeta vakumlanarak yok edilen uçak sayesinde, hem Malezya'nın yargılama girişimine, hem Putin Rusya'sına, hem de yarı iletken patentin sahibi kişilere yönelik bir hamle yapıldı.
Bize başka yalanlar söyleyerek olayı aydınlattık deseler bile, bu iddialar başlı başına büyük bir oyunla karşı karşıya olduğumuzu gösteriyor.
Hiçbir şey, medyada yansıtıldığı gibi değil. Zira tüm dünyada ana akım medya, söz konusu satanist baronların kontrolünde.
0 comments:
Yorum Gönder